Çok Mutsuzum, Yaşamak İstemiyorum, Hayat bir Zehir mi?

Önceki yazıda mutsuzluktan hayattan keyif alamama ve depresyondan, bahsetmiştik. Mutsuzluk kişiden kişiye değiştiği gibi, her gün yaşadığımız çeşitli olayların da mutluluğa ya da mutsuzluğa büyük etkisinin olduğunu hatırlamak gerekiyor. Sürekli mutsuzluğun yolu da maalesef depresyona gitmektedir. Depresyona girmek günümüzde artık normal kabul ediliyor. Depresyondayım düşüncesi de psikolojik olarak insanları içine çekiyor. Şimdi sıradan çok mutsuz ve depresyonda olan birinin içindekilerini dökelim. Bakalım bu kişi ya da kişiler neler düşünüyor?
Çok Mutsuzum


Çok mutsuzum. Gerçekten nefret ediyorum. Çok mutsuzum, kendimi iyi hissetmiyorum çünkü hayattan çok nefret ediyorum. Neden yaşadığımı hem bilmiyorum hem de hayatın yaşamaya hiç değmez saçma kısır bir döngüden başka bir şey olmadığını görüyorum. Hayattan keyif alamıyorum. Neden varım? Neden buradayım? Uyumak, hep uyumak istiyorum, bir daha da hiç uyanmak istemiyorum. Doğmayı ve buraya, bu paçavra dünyaya gelmeyi zerre kadar bile istemezdim. Öyle mutsuzum ki bundan uzaklaşmak için ölmeyi çok istiyorum. Dünyanın basit, bereketsiz, hızlı, yeterince beni tatmin edemeyen, düzensiz ve çok adaletsiz bir yer olduğuna eminim. Böyle görüyorum. Ayrıca dünyanın tam bir hapishane olduğunu düşünüyorum. Evet, gerçekten hapishane gibi. Sıkılıyorum. Canım sıkılıyor, canım çok sıkılıyor. Tüm bunlardan kurtulmak için bir kum tanesi ya da kuru bir yaprak olmayı çok isterdim. Hayattan bir şey mi istiyorum? Öyleyse bu hayattan ne istiyorum?


Hiç Mutlu Değilim


Hayattan zevk almıyorum, hiç mutlu değilim hem de hiç. Sanki eskiden böyle değildi. Ne oldu bana? Acaba sadece bana mı böyle oluyor? Tüm bunları bir tek ben mi yaşıyorum? Yoksa bir çok kişi benim gibi mi? Hayat çok mu kötü? Evet hayat kötü. Bende bir şeyler mi eksik? Evet eksik bir şeyler var buna eminim. Ne yaptım ki? Ne yaşadım ki? Koca bir hiç.. Ne yani, ceza mı çekiyoruz? Büyük bir güç tarafından cezalandırılıyor muyuz? Hayat bir zehir adeta.

Düşünmeye başlıyorum. Mutsuzum ve gerçekleşmesini istediğim bir şeyler var. Yoksa istediğim şeyler olmadığı için, gerçekleşmediği için mi böyleyim? O zaman istedikleri gerçekleşen kişileri yakından incelemem gerekir. Eğer mutsuzluk kişinin istekleri ile doğru orantılı ise, istediği bir çok şeyleri kazanan, elde eden, istedikleri gerçekleşen ve istedikleri gibi yaşayan kişiler mutlu olmalılar. Onlar mutlu mu mutlaka doğru ve kesin cevaba ulaşmam gerekir.


Çok mutsuzum

Ruh Yaşım, Beden Yaşım, Yoksa bir Enkaz mıyım?

Bazı insanlar vardır ki ruh hali ile fiziki görünüşü arasında büyük fark vardır. Ruh hali oldukça depresif ve çok mutsuz iken, fiziki bedeni de oldukça gençtir. Yani canı hiçbir şey yapmak istemeyen zayıf ve minyon bir insan, hayat dolu ve daha mutlu kilolu ve iri yapılı olan birine göre çok daha ağır ve yavaş hareket eder. Bu da maalesef o kişinin sıkıntı içinde olduğunu ve normal olmadığını gösterir. Bu halden kurtulmak onların en büyük isteğidir. Omuzlarına çullanan ağır yük, bu kişilerin belini bükmeye yeterlidir. 


İri yapılı birinin tembel ve üşengeç biri olacağını düşünebilirsiniz. Ama bu tip bazı kişiler hayat dolu olabilir ve bazıları öyledir de. İçlerindeki ruh kuvveti güçlü ve yerinde duramadığı için bu tip kişiler de hızlı ve istekli hareket edebilirler. O ağır bedenleriyle gayet hareketlidirler. 

Ruh yaşının tanımını yapmak kolay olmasa da biz bunu beden yaşımızla ruh yaşımızın arasındaki farkın büyük olması şeklinde düşünelim. Yani beden yaşımız normal iken ruh yaşının oldukça büyük olmasıdır. 


depresyondayım


Son on yıl hatta son yirmi yıl içinde hayattan hiç keyif alamayan, zevk alamayan insan sayısı oldukça artmış vaziyettedir bugün. Bir çok insan bir enkaz yığını halinde yaşamaya çalışıyor. Zorlu hayat şartları, stres, zamanın daralması ve herkesteki acelecilik, bir yerlere yetişme telaşı, her gün aynı şeylerin yaşanması, olumsuz düşünceler, işiniz varsa her gün erken kalkmak, iş yerinde yaşanan sıkıntılar, işsizlik insanları hem yormakta hem de yıpratmaktadır. Bu zor ve kısır bir döngüdür. Bu kısır ve sıkıcı döngü çoğu insanı kuşatmış olsa da bundan kurtulmak da maalesef kolay değildir. 

Günümüzde yaşam için bize sunulmuş 24 saatin insanlar için yetersiz bir süre olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü 10 saat uyuyan biri için geriye kalan 14 saatlik bir süre. Geriye kalan 14 saatlik süre ise koşuşturmalı geçiyorsa, yapmak istediğiniz şeyleri bu süre içinde yapabilmeniz zorlaşır ve gün de bitmiş olur. 


Kısır döngüden kurtulmak isteyen insan kendisini sıkışmış hissedeceğinden bunalır. Kendi özgürlüğünü istediği için yaşadığı koşuşturmalı hayat, kısa sürede bıktırıcı olur. Bu rutin hayattan kurtulmayı herkes ister ama insanlar bu konuda maalesef çaresiz kalırlar. Bu yüzden bir çok insan daha genç yaşta kendisini yaşlı hissetmeye başlamaktadır. Genç yaştaki yaşlılık hissi berbat bir şey olsa da bu halde uzun bir süredir yaşayanlar bir çözüm arıyor.

Dileriz bu ağır ruh halinden en kısa zamanda hep birlikte kurtulalım. Bizler için hazırlanmış çok daha güzel bir yaşama en kısa zamanda kavuşalım ve olumlu düşünelim. Her şeyi olumlu düşünerek, derin nefes alarak mücadele etmeye devam etmemiz gerekiyor. Yoksa bizi bizden başkası mı kurtaracak? Bizi bizden başkası mı tedavi edecek? Korkmayın! bunu aşabilirsiniz. Kendinizi hayat çemberinin, hayatın akışının kenarına koyarak yaşama devam edin. Umarım yakın bir zaman sonrasında istediğiniz şeylere kavuşacaksınız.. 










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden Evlenemiyorum? Evlenmek İstiyorum Ama Olmuyor!

Boyun düzleşmesi Nasıl Geçer? Boyun Düzleşmesinden Kurtulmak!

Hollywood Profesyonel Filim Afişlerini bir Türk Tasarlıyor & Ünlü Türk Grafik Tasarımcı